Aura
İnsanlar neye göre şekil alır. Bir söz
vardır su bulunduğu kabın şekli alır diye. Acaba bizde bir kabın şeklini mi
alıyoruz? Aslında fiziksel bedenimiz bir kap ve onun etrafındaki beden ise bu
su diyebilir miyiz? İşte tam olarak böyle oluşuyor Aura dediğimiz kavram ve
bedenler.
Aura kelimesi daha çok spiritüalizm ve
alternatif tıp alanlarında karşılaşılan bir terim olarak karşımıza çıkmıştır.
Şimdi popüler kültürün etkisiyle şifacılık, yoga ve çakralar gibi konularda da
kendini gösteren bir kavram haline geldi.
Aura Nedir?
Aura etimolojik(dil kökeni) Latince ve
Eski Yunanca'da ‘’rüzgar, esinti veya nefes anlamına‘’ gelir. İngilizcede
"hafif esinti" anlamında kullanılmıştır. 19. yüzyılın sonunda, bu
kelime bazı spiritüalist çevrelerde vücut etrafında speküle edilen ince bir
oluşumu tanımlamak için kullanıldı.
Spiritüel İnsanlara göre, bir aura, enerji
alanı olarak tanımlanır. Bir insan vücudunu veya herhangi bir hayvanı veya
nesneyi çevrelediği söylenen renkli bir süptil yayılımdır. Bazı ezoterik kavramlarda
ise aura, ince bir beden katmanı olarak tanımlanır. Psişikler ve alternatif tıp
terapileri(şifacılar) genellikle bir auranın boyutunu, rengini ve titreşim
türünü görme yeteneğine sahip olduklarını iddia ederler.
Aura kavramı ilk olarak İngiltere
Kilisesi'nin eski bir rahibi mistisizm ve spiritüalizmle ilgilenen Charles
Webster Leadbeater tarafından popüler hale getirildi. Leadbeater
Hindistan'da teosofi okudu ve bilimsel araştırmalar yapmak için durugörü
güçlerini kullanma kapasitesine sahip olduğuna inanıyordu. Çoğu insanın
Mars'tan geldiğini, ancak daha gelişmiş insanların Ay'dan geldiğini ve hidrojen
atomlarının yumurta benzeri bir formda bulunan altı vücuttan oluştuğunu
keşfettiğini iddia etti. 1903'te yayınlanan Man Visible and Invisible adlı
kitabında Leadbeater, "vahşiden" azize kadar ahlaki evriminin çeşitli
aşamalarında insanın aurasını resmetti. 1910'da Leadbeater, Tantrik çakra
kavramını The Inner Life kitabına dahil ederek modern auralar kavramını
tanıttı. Ancak Leadbeater, Tantrik inançları Batı'ya basitçe sunmakla kalmadı,
onları bu yeniliklerin kaynaklarını kabul etmeden kendi fikirleriyle
karıştırarak yeniden inşa etti ve yeniden yorumladı. Leadbeater'ın bazı
yenilikleri çakraları enerji girdapları olarak tanımlıyor ve her birini bir
bez, bir organ ve diğer vücut parçalarıyla ilişkilendiriyor.
Makalenin sonunda Man Visible and Invisible ve The Inner Life kitaplarının pdf şeklinde indirebilirsiniz.
(Teosefizm
Nedir? : Günümüzde teozofi denildiğinde, öncelikle, kaynağını esas olarak Hint
mistisizminin insan ile evren ve Tanrı arasındaki ilişkileri açıklayan felsefî
denebilecek Hint teozofisinden almış olmakla birlikte Batı teozofisi akla
gelir. Batı teozofisi bir yandan okült gelenek, diğer yandan Doğu gelenekleri
üzerine kurulmuş, ezoterik bilgilerden yararlanan felsefî bir sistemdir.)
Sonraki yıllarda, Leadbeater'ın aura
ve çakralar hakkındaki fikirleri, Rudolf Steiner ve Edgar Cayce gibi diğer
Teosofistler tarafından benimsenip yeniden yorumlandı, ancak onun gizli
anatomisi, ezoterik karşı Yeni Çağ hareketi kültürü içinde önemsiz bir bilgi
olarak kaldı.
1977'de Amerikalı ezoterist
Christopher Hills, Leadbeater'ın gizli anatomisinin değiştirilmiş bir
versiyonunu sunan Nuclear Evolution: The Rainbow Body kitabını yayınladı.
Leadbeater her bir çakrayı karmaşık bir şekilde ayrıntılı şekiller ve birden
fazla renkle çizerken, Hills onları her biri gökkuşağının bir rengiyle
ilişkilendirilmiş merkezler dizisi olarak sundu. Sonraki Yeni Çağ(New Age)
yazarlarının çoğu, aura temsillerini Hill'in Leadbeater'ın fikirlerini
yorumlamasına dayandıracak. Çakralar, 1980'lerde ve 1990'larda ana akım
ezoterik konuların bir parçası haline geldi. Kristal şifa ve aura temizleme
gibi çakraların tıkanmasını temizlemeyi amaçlayan birçok Yeni Çağ tekniği o
yıllarda geliştirilmiştir. Çakralar, 1990'ların sonunda teosofik ve Hinduist
kökleriyle daha az bağlantılıydı ve Yeni Çağ fikirleriyle daha çok aşılanmıştı.
Çeşitli Yeni Çağ kitapları, her bir çakralar ve renkler, kişilik özellikleri,
hastalıklar, meditasyonlar, vb. arasında farklı bağlantılar önermektedir. Yeni
Çağ hareketi içindeki çeşitli bütünsel şifa türleri, biyoenerji analiz, spiritüel
enerji ve aura okuma tekniklerini kullandığını iddia etmektedir. Kısacası Aura
tarihi ilerleyişine baktığımızda uzak doğudan gelip batıya kar amacı güdülerek
getirilmiş bir yeni çağ popülaritesi haline gelmiştir.
Aura Bilimsel Bakış Açısı
Aura bilimsel tekniklerle zamanında
test edilmiş ama günümüze kadar elde tutulur düzgün bir kanıt bulunamamıştır.
Bu deneylerin en popülerlerinden Kirlian Fotoğrafçılığı bile yetersiz veriden
kaynaklı olarak kabul görülmemektedir.Yetersiz bilimsel kanıtın bulunmamasında dolayı aura kavramları sahte bilim
sınıflandırmasına girmiştir. Günümüzde hala bu konunun bilimsel olduğunu
düşünenler içinde bu konuyu özetlemek istedim.
İddia edilen aura oluşumlarını
gözlemlemek için psişik yetenek deneyleri defalarca başarısızlıkla karşılandı. Bir
deneyde, insanları karanlık bir odaya yerleştirmeyi ve psişik denekten kaç aura
gözlemleyebileceğini sormayı içeriyordu. Sadece şans eseri sonuçlar elde
edildi. Auraların tanınması bazen televizyonda deneyselleştirilmiştir. Bir deneyde,
bir odanın bir tarafında duran ve onu gerçek insanlar veya mankenler
içerebilecek bir dizi yuvadan ayıran saydam bir cam bölüme sahip bir aura
okuyucuyu içeriyordu. Aura okuyucu, yanlış bir şekilde hepsinin insan olduğunu
belirterek, insan olmayan mankenleri tanımlayamadı. Başka bir deneyde, başka
bir aura okuyucu, beş kişinin ayakta durduğu bir bölmenin önüne yerleştirildi.
Auralarını bölmenin arkasından görebileceğini iddia etti. Her bir kişi dışarı
çıkarken, okuyucudan o kişinin bölmenin arkasında nerede durduğunu belirlemesi
istendi. 5 kişiden 2'sini doğru tespit bildi. Bu oranlar bilimsel yeterlilik
için çok düşük sonuçlardır.
Auraların varlığını bilimsel olarak kanıtlama
girişimleri defalarca başarısızlıkla karşılaşmıştır; örneğin, insanlar tamamen
karanlıkta auraları göremezler ve auralar, kontrollü testlerde tanımlayıcı
özellikleri başka şekilde gizlendiğinde insanları tanımlamak için hiçbir zaman
başarılı bir şekilde kullanılmamıştır. 1999'da yapılan bir araştırma, yayılan
vücut ısısı gibi geleneksel duyusal ipuçlarının metafizik bir fenomenin
kanıtıyla karıştırılabileceği sonucuna vardı. Yani şu bilimsel teoriye
dayandırılmak istendi.
Evrendeki her madde atomlardan ve
atomlarda enerjiden oluşmaktadır. Maddenin atomlarının titreşim oranları o
maddenin katı-sıvı-gaz gibi moleküllere dönüşmesini sağlar. Aura’da canlı maddenin
etrafında yayılan enerji titreşimleri olarak düşünülmektedir. Ama bunu renkli
olup veya olmaması tartışılan bir konudur.
Aura Psikolojik Bakış Açısı
Psikolog Andrew Neher, "auraların
herhangi bir şekilde psişik kökeni olduğu fikrini destekleyen hiçbir iyi kanıt
yoktur." diye bir makalesinde yazmıştır. Laboratuvar koşullarında yapılan
çalışmalar, auranın en iyi şekilde ardıl görüntü olarak bilinen görsel bir
yanılsama olarak açıklandığını göstermiştir. Nörologlar, insanların auraları
beyindeki etkilerden (epilepsi, migren veya LSD gibi psikedelik ilaçların
etkisi) algılayabileceğini iddia etmektedir.
Auraların sinestezinin sonucu
olabileceği öne sürülmüştür. Bununla birlikte, 2012 yılında yapılan bir
araştırma, auralar ile sinestezi arasında hiçbir bağlantı bulamadı ve
"bulunan tutarsızlıklar her iki fenomenin de fenomenolojik ve davranışsal
olarak farklı olduğunu gösterdi" sonucuna vardı. Klinik nörolog Steven
Novella, "Kanıtların ağırlığı göz önüne alındığında, auralar ile sinestezi
arasındaki bağlantının spekülatif olduğu ve muhtemelen rastlantısal olan
yüzeysel benzerliklere dayandığı görülmektedir. Diğer nedenler, görsel sistem
içinde optik etkileri tetikleyen bozuklukları içerebilir. Bridgette Perez,
Skeptical Inquirer için yaptığı bir incelemede, "algısal çarpıtmalar,
yanılsamalar ve halüsinasyonlar auralara olan inancı teşvik edebilir ... "ve
bunların sonucunda bilim adamları defalarca auraları görme yeteneğinin gerçekte
var olmadığı sonucuna varmış oldular.
İlerleyen Blog Yazılarımızda Aura Renkleri ve
Aura Okuma gibi konulara değineceğiz.
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire