Psikoloji, davranış ve zihni inceleyen bir bilim dalıdır. Kelime anlamı olarak ruh bilimi olarak bilinse de aslında ruh inanan bir toplum değillerdir. Bu tamamen kişinin bireysel inancıdır. Bilim ve inanç mutlak iki ayrı yol olarak tutulmalıdır. Parapsikoloji ise çevremizde gerçekleşen veya bizde olan doğaüstü açıklanamayan bu kuramlara cevap bulmak için ortaya çıkmıştır.
Modern Parapsikolojinin babası olarak
bilinen JB Rhine, parapsikolojinin bir bilim dalı haline gelmesine yardımcı
olan çalışmalara başlamış; parapsikolojiye anormal psikolojinin bir dalı olarak
görmüştür. Aslında baktığımızda Psikoloji bilimi günümüzde Parapsikoloji gibi
bir kavramı kendi alt dalı olarak kabul etmese bile bu tamamen tartışılan bir
görüş olmuştur. Aksine araştırmalarımızda biliyoruz ki Psikoloji bilimi daha yeni
bilim dalıdır. 1876 yılında Almanya’da Leipzig Üniversitesi'nde kurduğu
psikoloji laboratuvarı ile Wilhelm Wundt ilk ön ayağı olmuştur. Parapsikoloji
alanında ilk kez 1889'da Alman psikolog Max Dessoir tarafından kullanılmıştır.
Sadece aralarında 13 yıl farkla ardı ardına gelişmiştir.
Psikoloji bilimi zamanında felsefenin bir
alt dalı olmuştur. Ama tarihi M.Ö dayanmaktadır. İlk olarak yaklaşık olarak
m.ö. 1550 yıllarında Ebers Papirüsü depresyon hakkında bahsederek günümüzdeki
psikoloji bilimini temeli atmıştır. Ama tarihte her zaman doğaüstü
açıklayamadığımız olaylar yaşadık. Belki o zaman parapsikoloji gibi terim
olmasada, heyecan verici, ürkütücü, olağanüstü ve inanılmaz gibi kavramlar
insan hissediyordu. Zihnimizin derinliklerine zorladığımızda M.Ö. yaşamış bir
çok insan şuan sahip olduğunuz bilgilere sahip değildi. Mesela havada bir
cismin veya canlının uçabilmesi(havadaki sürtünme kuvveti), su üzerinde
yüzebilen eşya ve canlılar(suyun kaldırma kuvveti), uykuya dalıp rüya görmek
vb. baktığınızda o dönemde bu insanlar için bu birkaç örnek bile hayret verici
şeylerdi. İşte eğer o zamanlar bu bilimler olsaydı biz bunları parapsikoloji
alanında inceleyecektik. Açıklayamadığımız birçok şeyi aslında bu alanda
açıklamaya çalışıyoruz.
Biraz eleştiri olacaktır ama psikoloji
bilimi adı lekelenmesin ve başarısız bir sonuç oluştuğunda kendisi anılmasın
diye bu tarz belirsiz bir alan olan parapsikolojiyi kabul etmiyor. Bu durumda
haklı olabilirler. Çünkü parapsikoloji alanında araştırma ve deneyler ihtimal ve
mucizeler üzerinde ilerleyen deneyimlere yol açıyor. Bu da başarı oranını
şimdilik düşürmektedir. Objektif olalım ve iki bu alan hakkında birbirini
tamamlayıcı olduğunu unutmayalım.
Bu makale parapsikoloji ve psikoloji
arasındaki örtüşmeyi araştırıyoruz. Örneğin kişilikle ilgili olarak psişik
fenomenlerle ilgili psikolojik değişkenlerin ve ESP ve diğer fenomenleri
anlamlandırmak için kullanılan psikolojik kavramların tartışmalarını içerir.
İnsan deneyiminin çeşitliliği, klinik sorunlar ve fiziksel olmama fikri dahil
olmak üzere, parapsikolojinin psikoloji üzerindeki etkileri de dikkate
alınmaktadır.
(ESP
Nedir? JB Rhine çalışmalarında bazı kişilerin bedensel
duyuları kullanmadan dış dünyadan ya da diğer insanların zihinlerinden bilgi
edinebileceklerini iddia etti. Bu olguya duyular-dışı algılama (D.D.A.) ya da
duyular-dışı idrak (D.D.İ.) anlamında "extra sensory perception" –
(İngilizce kısaltılmışı: ESP) adını verilmiştir.)
Psişik Fenomenler ve Psikolojik Yönleri
Psişik fenomenler, dinamik yönleri,
kişilik ve bilişsel değişkenleri gösterir ve bunların normal psikolojik
süreçlerin bir parçası olduklarını gösterir. İyi bir örnek verecek olursak; ilk
psi araştırmacılarının farkına vardığı çeşitli psikolojik yollarla ifade edilen
ESP'dir. SPR(Society for Psychical Research )'nin ilk büyük eseri olan
Phantasms of the Living, telepatiyi halüsinasyonlar, rüyalar, izlenimler,
fikirler, duygular, harekete geçme dürtüleri ve ağrı ve rahatsızlık gibi
duyumlar yoluyla bilince iletilen mesajlar olarak tanımlar. 1886'da
yayınlanmasını takip eden yıllarda konu Frederic Myers, GNM Tyrrell ve Louisa E
Rhine tarafından tartışıldı.
Stevenson, bulaşıklarını yıkayan bir
kadınla ilgili olarak şöyle bir vaka kaleme almıştır:
Tabağı düşürdüm, gözlerimi cennete
çevirdim ve yüksek sesle dua ettim, 'Aman Tanrım, onun öldürülmesine izin
verme!' Açıklanamayan bir nedenden dolayı Joicey'e [beş yaşındaki kızına] bir
araba çarptığını o esnada önceden biliyordu.
Çabucak aradı ve çocuğun gerçekten de
birkaç dakika önce bir kaza geçirdiğini, ancak zarar görmediğini doğruladı.
ESP mesajlarının, örneğin rüyalarda görüldüğü gibi, deneyimleyenler için kişisel önemi olan unsurlar ve sembolizm gibi dinamik yönleri olduğuna inanılıyor. Ehrenwald, Eisenbud ve Stevenson tarafından yapılan araştırmalar, bunların ESP dışı rüyalarda görülenlerle aynı sembolleri kullandıklarını ve diğer psikolojik süreçlerde yer alanlara benzer şekilde insan ihtiyaçları tarafından motive edildiğini gösteriyor.
Laboratuvar Çalışmaları
JB Rhine ve arkadaşları, psikolojik
sorunlar ile hem ESP hem de psikokinezi (PK) arasındaki ilişkiyi araştırdılar.
Bu çalışmayı özetleyen Rhine ve Pratt, psi'nin tamamen normal olduğunu, bir
dereceye kadar bilinçli kullanım içerdiğini (ancak çok az kontrolle) ve
motivasyondan etkilendiğini savundular. Psi'nin zihnin bilinçsiz bir işlevi
olduğunu söylemişlerdir.
(Psi Nedir? Psişik araştırmalar, Psişik
fenomenler anlamların eski kısaltılmasıdır)
Rhine ve Pratt'ın bilinçdışı ile
ilişkilendirdiği özel bir fenomeno olan, ESP testlerindeki bazı deneklerin
şansın önemli ölçüde altında sonuçlar elde etme, yani ortalamadan daha düşük
puanlama eğilimidedirler. "Psi-Kayıp" olarak adlandırılan bu özellik,
bir hedef hakkında bilgi almaktan kaçınmak için ESP kullanan kişiler olarak
görülüyor. Belki de deneysel yöntem sırasından görevinden sıkıldıkları veya
başarılı olmak için motivasyon eksikliği yaşamaktadırlar. Çünkü Psi
araştırmalarında denekler daha çok kanıtlanma amacı ile bir iç güdü
oluşturulmaktadır. Bu da etrafında ona inanmayan insanların yani dış
eleştirmelerin etkisinde maruz bırakıp motivasyonunu düşürmektedir.
ESP araştırmasında diğer bir ortak
özellik, deneklerin amaçlanan hedef dışında bir şey hakkında paranormal olarak
bilgi edinmesidir - Rhine ve Pratt 'yer değiştirme' olarak adlandırılan bir
süreç. Bu bir spekülasyon meselesi olsa da, bunun da psikolojik bir temeli
olabilir. Parapsikologlar bugün büyük ölçüde Ren ve Pratt'ın görüşlerini
yansıtıyor.
Birçok ESP deneyinde araştırılan bir
değişken, ESP'ye olan inancın test puanları üzerindeki etkisidir. Psikolog
Gertrude Schmeidler tarafından yürütülen klasik ESP tahmin çalışmaları, ESP'nin
('koyun' adını verdiği) gerçekliğine inanan deneklerin, inanmayanlardan
('keçiler') daha iyi sonuçlar elde ettiklerini göstermektedir. Dahası, keçiler
bazen psi-kayıplar göstererek şansın tahmin edebileceğinin altında puan
aldılar. 1947 ile 1993 yılları arasında bildirilen 73 çalışmanın meta-analitik
incelemesi, etkinin gücü düşük olmasına rağmen koyunların keçilerden daha
yüksek puan almasıyla birleşik sonucun oldukça anlamlı olduğunu buldu.
Genel olarak ESP'ye olan inancı sorulmak
yerine, katılımcıya deneyde ESP olabileceği veya ESP gösterebileceği
olasılığına inanıp inanmadığı sorulduğunda sonuçlar daha az nettir. Ancak o
zaman bile, çalışmalar laboratuvardaki ESP'nin fenomenin varlığına olan
inançlardan etkilendiğini öne sürüyor. Olumlu tutumların üretkenliğimizi ve
başkalarıyla etkileşimlerimizi geliştirdiğini kabul edersek bu mantıklıdır.
Daha sonraki bir analiz bu bulguyu desteklemektedir.
Diğer çalışmalar ESP ve içe dönüklük ve
dışa dönüklük gibi kişilik değişkenlerine baktı. Birkaç araştırmacı,
dışadönüklerin ESP testlerinde daha iyi performans gösterdiğini keşfetti ve
ESP'nin yaratıcılıkla ilişkili olduğuna dair kanıtlar da oluşmaktadır.
Nöroloji laboratuvarda ESP ile ilişkili
olarak araştırılmıştır ve görünüşe göre katılımcıların test edildiği bağlama
bağlı olan belirsiz sonuçlar ortaya çıktı. Palmer tarafından yapılan bir
analiz, katılımcıların bireysel olarak test edildiği 26 deneyden 20'sinin (%
77) nevrotiklik ölçümlerinde düşük puan alan katılımcılarla önemli sonuçlar
gösterdiğini, yalnızca altı (% 23) deneyde ise nevrotiklik ve ESP sahiptir.
Zihinsel imgeleme ile ESP arasındaki
ilişkinin doğası belirsizdir. Ancak Savunma Mekanizması Testi ile ölçülen
algısal savunmalarda durum böyle değildir: Düşük savunmaya sahip kişiler,
yüksek savunmaya sahip olanlara göre sürekli olarak daha iyi ESP sonuçları elde
etmektedir.
ESP ve değiştirilmiş bilinç durumları
(ASC) ile araştırmalar da yapılmıştır. Hipnotik telkinin ESP'ye uygun olduğu
görülmektedir. Ancak Stanford ve Stein, hipnozun hala tanımlanması gereken
birkaç değişkenden yalnızca biri olduğu bir model sundu. Bu alanın
karmaşıklığı, son zamanlarda Parker tarafından ana hatlarıyla açıklanmıştır.
Deneysel çalışmalar, ESP'nin gevşemiş
durumlarla ilişkili olduğunu göstermektedir. Laboratuvar rüyası çalışmaları
ve ganzfeld deneyleri de ESP için kanıtlar göstermiştir.
Bazıları, ganzfeld koşullarının ürettiği kısmi duyusal yoksunluğun ESP'yi
desteklediğine inanıyor. Diğerleri, ASC'ler dışındaki faktörlerin de dahil
olduğunu savunarak buna daha az ikna olmuşlardır. Bu, psikolojik değişkenlerle
yapılan araştırmalarda genel olarak dikkate alınması gereken bir şeydir.
Aşağıda, "alıcı" nın uzak bir
konumda bir "gönderen" tarafından görüntülenen görselleştirilmiş
video sahnelerinin olduğu başarılı ganzfeld ESP performansını özetlemektedir:
Alıcı rolündeki bir
katılımcı… film klibinde gösterildiği gibi, yerel bir köye yapılan helikopter
saldırısının tam anına, bir avlu sahnesine odaklanması ve ileri geri koşan
askerler de dahil olmak üzere anlattı. En başarılı katılımcılardan biri… nadir
bir filmde olaylar dizisinin gerçek zamanlı bir tanımını yaptı. Bu, bir
ormandan koşan bir kadını tasvir ediyordu ve açıklama düştüğü durumu içeriyordu
ve doğru bir şekilde yüzünü taşlı zemine çarptığını ekliyordu. Diğer kadınların
tehdidi ve varlığı ve kadının kendisine saldıran kadınlara karşı kendini
savunmak için çarpık bir sopa eline aldığı noktada bir bumerang nesnesinden
bahsedilmesi de dahil olmak üzere pek çok doğru ve spesifik ayrıntı gerçek
zamanlı olarak verebilmiştir.
Birkaç yazar, tekil değişkenlerin aksine
birçok değişkene odaklanmanın önemini vurguladı. Bir örnek, Honorton'un
meditasyon pratiğini, spontane psişik deneyimleri, deneylerde bir ESP
katılımcısı olarak önceki deneyimleri ve Myers-Briggs Tip Göstergesi ile
ilişkili kişilik faktörünü hesaba katan Ganzfeld'deki ESP keşfidir.
Psi dışı laboratuvar araştırması, çalışma katılımcıları belirli bir deneyciye göre farklı performans seviyeleri gösterdiğinde, bir "deneyci etkisi" nin kanıtını üretmiştir. Bu, deneycinin deneklerin performansını bazı sosyo-psikolojik yollardan engelleyebileceğini veya artırabileceğini göstermektedir. Psi deneyci etkileri fikri düşünüldüğünde durum karmaşıktır. Psi deneyci araştırması, çalışma katılımcıları belirli bir deneyciye göre farklı performans seviyeleri gösterdiğinde, bir "deneyci etkisi" nin kanıtını üretmiştir. Bu, deneycinin deneklerin bazı sosyo-psikolojik yollardan engelleyebileceğini veya artırabileceğini gösteriyor. Psi deneyci etkileri fikri düşünüldüğünde durum karmaşıktır.
Vaka Çalışmaları
Üniversite öğrencileri ve diğer gruplarla
psişik deneyimler üzerine anket çalışmaları yapılmıştır. (Çoğu, bir sorunun
cevabının ötesinde, deneyimler hakkında hiçbir takip sağlamadı, bu nedenle
yanıtların söz konusu deneyim türüne (örneğin ESP) atıfta bulunup bulunmadığı
veya kanıt sağlama anlamında doğru olup olmadığı kesin değildir.) Yaygın olarak
bildirilen bir bulgu, ESP, OBE'ler, ölülerle iletişim ve auraları görme gibi
deneyimlerin birbiriyle ilişkili olduğudur. Yani, herhangi bir şekilde evrensel
olmasa da, bir tür deneyime sahip olan kişilerin başka türlerde de olma eğilimi
vardır. Aynı şey psişik deneyimler ve berrak rüyalar arasındaki olumlu
ilişkiler ve rüya hatırlama sıklığı için de söylenebilir.
Alvarado, Zingrone ve Myers, Austrin,
Grisso ve Nickeson'un çalışmalarında görüldüğü gibi ESP deneyimleri ve bazen de
görüntü ve auraları görme gibi diğer olayların fanteziye yatkınlıkla ilişkili
olduğu bildirilmiştir. Aynı şey diğer psikolojik yapılar için de söylenebilir:
soğurma; sınır inceliği; duygular, samimiyet ve hayal kurma gibi deneyimlere
açıklık; ayrışma; duygusal empati; hipnotik duyarlılık; sınır ötesi olma; ve
zihnin bilinçsiz bölgelerinden gelen duyguları, görüntüleri, düşünceleri veya
diğer psikolojik materyalleri deneyimlemeye yatkınlık göstermektedir. Dışa
dönüklük, bir çalışmada, ön bilişsel deneyimlerin raporlarıyla ilişkiliydi,
ancak ayrışma veya paranormal olana inanmayla ilgiliydi.
OBE'lerin, soğurma, çözülme, fantezi ve
halüsinasyonlar gibi yukarıda bahsedilen psikolojik değişkenlerin birçoğuyla
ilişkili olduğu bulunmuştur. Bazı araştırmalar medyumluk psikolojisi, auraları
görme ve önceki yaşamların hatıralarına sahip olma yönlerini de incelemiştir.
Medyumlar ve Psişiklerin Psikolojisi
Hélène Smith, Eusapia Palladino ve psişik
Pascal Forthuny gibi medyumların erken gözlemlerinin yanı sıra, psi yetenekli
kişilerin psikolojisine ilişkin çok az çalışma yapılmıştır. WHC Tenhaeff,
bazılarının ESP'lerini kişisel ilgi meselelerine, bazen çocukluklarında
odakladıklarını iddia ederek, medyumların yaşam öyküsü çalışması çağrısında
bulundu. Tenhaeff ayrıca psişik gruplara psikolojik projektif testler
(Rorschach ve TAT gibi) uyguladı. Bir konferans özetine göre:
Deneklerin bu testler temelinde
gösterdikleri en karakteristik eğilim, dış dünyadan gelen her şeye karşı
'duyarlılıkları' idi. İrade ve eylem ara sıra ve dolayısıyla yetersiz bir
şekilde ortaya çıktı. Ayrıca bu denekler, kendilerini çevredeki kişi ve nesnelerle
özdeşleştirmeye ve birlik içinde hissetmeye çalıştılar… Ayrıca kişiliğin
parçalanması da bu konuların özelliklerinden biriydi.
Aracı Caroline Chapman hakkında bir
makalede Schmeidler, "aracın başarılarının normal ilgi alanlarına ve onun
en etkili algılama tarzlarına karşılık geldiğini" bildirdi. Başka bir
araç, Eileen J Garrett, Ira Progoff tarafından C.G. Jung'cu kavramlar açısından
incelendi ve onun "ruh kontrollerinin" ortamın bilinçdışının
yönlerini temsil ettiği ve olağan (aracı olmayan) yaşamının bir parçası olduğu
sonucuna vardı.
Kendine özgü psişik ve medyumlar üzerine
yapılan bir araştırma, kendi kendine yeterliliği, disiplinsizliği ve duygulara
açıklığı gösteren eğilimler gösterdi. Üstün zekalı deneklerin psikodinamik
yönleriyle ilgili başka ilginç çalışmalar da vardır ve benzer çalışmalar
poltergeist varlıklar tarafında yapılmıştır.
(Poltergeist
Nedir? Poltergeist, "gürültülü ruh" anlamına
gelen Almanca bir kelimedir. Duvarlara vurma, görünmeyen eller tarafından
fırlatılan nesneler, hareket ettirilen mobilyalar ve diğer olaylar gibi birçok
etkiyi tanımlar. Bu tezahürlerin uzun zamandır ruhların yaramaz şakaları ya da
daha korkutucu, şeytanların kötü niyetli çalışmaları olduğu düşünülüyordu.)
Teorik Tartışmalar
ESP'nin bilinçsizce işlendiği fikrinin
uzun bir geçmişi vardır. Yukarıda bahsedildiği gibi Myers, telepatinin zihnin
bilinçaltı bölgeleri tarafından ele alındığını ve bu fikir günümüz
araştırmacılarının yazılarında farklı şekillerde görülebileceğini düşünüyordu,
örneğin Rhine, Pratt ve Carpenter. Kart tahmin deneylerinin sonuçlarından şu
ifade edilmiştir:
Psi'nin bilinçsiz olması, onunla ilgili
birçok tuhaf şeyi açıklayacaktır. Bu ilginç etkilerden bazıları, parapsikoloji
verilerindeki en ilginç özellikler arasındadır… Bazıları neredeyse psi'nin
işareti olarak görülmeye başlanmıştır, böylece araştırmacı bunları haklı olarak
geçerli kanıt olarak ele alabilir; örneğin, test birimindeki puanlama
oranındaki önemli düşüş (çalışma, sütun, küme, sayfa vb.) veya deneğin belirli
koşullar altında şans ortalamasının güvenilir bir şekilde altında puan alma
eğilimi veya bazılarının denekler, belirli bir sembolü, şansın ortalamasından
daha sık olarak, başka bir sembol adıyla adlandırarak ya da ara sıra hedefin
yanına yerinden etme ve hedefi vurma ve bu eğik yanıt verme biçimini tutarlı
bir şekilde tutma eğilimiyle özlüyorlar ... psi süreç, iç gözlemin hatayı neyin
yanlış yapıldığının farkındalığıyla ilişkilendirebileceği öğrenmenin temelini
vermez… Birinin kolayca görebileceği gibi, psi'nin bu bilinçsizliği,
araştırılmasını son derece zorlaştırdı. Konuları daha iyi performans için
eğitmeye yönelik birçok çabanın neden başarılı olmadığını açıklamaya yardımcı
olacaktır.
Bu görüş diğer bulgularla uyumludur.
Bunlardan biri, belirli deneyimlerin, OBE'lerle ESP gibi anketlerdeki diğer
deneyimlerle ilişkilendirilme eğilimidir. Psişik deneyim raporları genellikle,
disosiyatif deneyimler gibi bilinçdışı süreçlerle yakından ilişkili olduğu
düşünülen psi dışı deneyimlerle ilişkilendirilir. Ayrıca araştırmalar, düşük
savunmanın, muhtemelen bilinçdışıyla daha doğrudan bir iletişim yoluyla ESP'yi
daha iyi işlememize izin verdiğini göstermektedir. Aynı şey, sınır ötesi olma
ve sınır inceliği gibi bilişsel kavramlar için de söylenebilir.
Diğer araştırmacılar, iç bilişsel
aktivitenin azaltılması, bilgi işleme kavramları (imge ve bellek gibi) gibi
ESP'yi destekleyen diğer yönler hakkında spekülasyon yaptılar. ve ihtiyaçları
ve eğilimleri içeren fikirler.
James Carpenter, First Sight adını verdiği
bugüne kadarki en detaylı psikolojik modeli önerdi. Model, psi'nin sürekli ama
bilinçsizce çalıştığını ve zihnimizin dünyayla ilk teması olduğunu varsayar:
ilk bakış, tabiri caizse. Duyusal ve motor gibi bu tür psi süreçleri, bilinçsiz
niyetlerle yönlendirilen ve hedefler, ihtiyaçlar ve eğilimlerin aracılık ettiği
olağan bilişsel süreçlerimizin bir parçasıdır. Hafıza, yaratıcılık, bilinçli ve
bilinçsiz algı gibi psikolojik kaynaklarla etkileşimde bulunur ve bunları
kullanırlar. Öncelikle kasıtsız ancak potansiyel olarak erişilebilir deneyimler
ve davranışlarla ifade edilirler. Tüm davranış ve deneyimin, biz farkında
olmasak bile işlemin psi seviyesinde başladığı düşünülür. Süreç, özel bir
yetenek olarak görülmüyor, daha çok insanın ve belki de tüm duyarlı
yaratıkların temel bir yönü olarak görülüyor.
Dışadönüklük ve ESP arasındaki pozitif
ilişki ile ilgili olarak, Eysenck bunun dışadönükler ve içedönükler arasındaki
kortikal farklılıkların varlığını yansıtabileceğini öne sürdü. Onun görüşüne
göre, yüksek kortikal aktivasyon (içe dönüklerde bulunur), düşük kortikal
aktivitenin (dışa dönüklerde bulunur) aksine ESP'ye yardımcı olmaz. John
Palmer'ın farklı bir teorik açıklaması, dışadönüklüğün deneysel katılımcılarda
deneysel testler gibi durumlarda adaptasyonlarını kolaylaştıran daha iyi sosyal
uyumla ilişkili olma olasılığına odaklanır.
Parapsikolojik literatür, çeşitli
fenomenleri açıklamak için birçok başka teorik spekülasyon ve model sunar.
Poltergeistleri ve hayaletleri açıklamak için çeşitli psikodinamik fikirleri
içeren birkaç fikir sunulmuştur. Ayrıca, OBE'leri hesaba katmak için imgeleme,
bellek ve diğer bilişsel süreçleri içeren uzun bir spekülasyon geçmişi vardır.
Kaynakça :
A Alvarado, C. S. (2017). Psi Encyclopedia. London: The Society for Psychical Research.
Irwin, HJ ve Watt, C. (2007). Parapsikolojiye Giriş (5. baskı). Jefferson, NC: McFarland.
Kennedy, JE ve Kanthamani, H. (1995). Paranormal ve manevi deneyimlerin insanların yaşamları ve refahı üzerindeki etkilerine dair keşifsel bir çalışma. Amerikan Psikolojik Araştırmalar Derneği Dergisi , 89 , 249-265.
Krippner, S. (1978). Parapsikoloji ve hümanist psikoloji arasındaki arayüz. En M. Ebon (Ed.), The Signet handbook of parapsychology (s. 79-87). New York: New American Library.
Le Malefan, P. (1999). Delilik ve Spiritizm: Spiritizm, çevresi ve avatarları (1850-1950) üzerine psikopatolojik söylemin tarihi . Paris: L'Hartmattan.
Palmer, J. (1978b). Vücut dışı deneyim: Psikolojik bir teori. Parapsikoloji İncelemesi, 9 (5), 19-22.
Palmer, J. ve Millar, B. (2015). Parapsikoloji araştırmalarında deneysel etkiler. E. Cardeña, J. Palmer ve D. Marcusson-Clavertz (Eds), Parapsychology: 21. yüzyıl için bir el kitabı (s. 293-300). Jefferson, NC: McFarland.
Ren, JB (1972). Parapsikoloji ve insan. Parapsikoloji Dergisi, 36 , 101-121.
Roxburgh, EC ve Roe, C, (2011). Spiritüalist zihinsel ortamdaki çözülme, sınır inceliği ve psikolojik iyilik üzerine bir araştırma. Parapsikoloji Dergisi, 75 , 279-299.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder