Astral Projeksiyonun Bilimsel Gerçekleri - Güneş'e Yaziyorum

Yazılar

7 Oca 2021

Astral Projeksiyonun Bilimsel Gerçekleri

 


         Astral projeksiyonun nesnel bir fenomen olarak var olduğuna dair bilinen hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Üzerinde birçok bilim sahası çalışmaktadır. Ama deney ve gözlem konusunda yetersiz bulgulardan dolayı günümüzde hala elle tutulur somutsal kanıtlara ulaşılamamıştır. Ketamin , fensiklidin ve DMT gibi beyin nörolojik tedavileri ve halüsinasyon ilaçlardan astral projeksiyonu düşündüren deneyimler yaşayan hasta vakaları çoğunluktadır. Beynin daha çok üst düzey aktifliğinde gerçekleştiği gözlemlenir. Araştırmalarımızda DMT hormonun doğum ve ölüm anlarında daha sıklıkla rastlandığı gözlemlenmektedir. Bu araştırmalar neticesinde aslında astral seyahatin bir ölüm hali olduğunu düşünebiliriz. Kaliforniya Üniversitesin ‘den akademisyen Robert Todd Carroll , astral seyahat iddialarını destekleyen ana kanıtın bir alıntısında "Bedenlerini dışına çıktıklarını söyleyenlerinin bir tür sanrısal akıl sorunları olduğunu" ifadelerinde yazıyor. Kendisi materyalist ve akılcı bir bilim insanı olduğu için bu konuda ki yorumunun normal olduğunu düşünebiliriz. Parapsikoloji adı altında yapılan deneylerde denekler, astral bedenlerini uzaktaki odalara göndermeye ve neler olduğunu görmeye ifade etmeye çalıştıklar. Genellikle astral projeksiyon deneyleri deneklerin bilinmeyen bir konuda gözlem ve görü almaları istenmektedir. Örnek olarak deney yapılan alandan farklı olarak deneğin hiç girmediği odalara farklı objeler konup bunların ne olduğu sorulması gib. Yapılan bu testler sonucunda doğru bilme olasılığı o kadar düşüktür ki %50 oranını bile tutturmamaktadır. Bu yüzden bu tür deneyler net sonuçlar vermemiştir.

 

           Queensland Skeptics Association gazatesinden Bob Bruce'a göre, astral projeksiyon "sadece hayal etme" veya "rüya hali" dir. Bruce, bir astral düzlemin varlığının bilimin sınırlarına aykırı olduğunu yazılarında dile getirmiştir. Bu konuda yine birkaç alıntısı olmuştur ;  "Boyutlar için kaç olasılık olduğunu biliyoruz ve boyutların ne işe yaradığını biliyoruz. Hiçbiri astral projeksiyon gibi şeylerle ilişkili değil."  Bruce, uygulayıcılar tarafından iddia edilen "toplantılar" gibi astral deneyimleri onaylama önyargıları ve tesadüflere bağlar. Arthur W. Wiggins, astral seyahat etme ve ziyaret edilen yerlerin tanımlarını verme yeteneğinin sözde kanıtlarının ağırlıklı olarak uydurma olabileceğini söyledi. 

 

          Psikolog Donovan Rawcliffe , astral projeksiyonun sanrı, halüsinasyon ve canlı rüyalarla açıklanabileceğini yazmıştır. Diğer Bazı psikologlar ise, Astral Projeksiyonu onlarda basitçe halüsinasyon biçimi olarak görme eğilimindedir. Örneğin, İngiliz Psikolog Susan Blackmore, zihnin dünyayı olan bakış açısıyla, bedenin bakış açısından değil, dünyayı deneyimliyormuş gibi davrandığı alternatif bir zihinsel model olan belirli bir "bilişsel harita"(Kişinin fiziksel çevresinin zihinsel bir temsili) olarak söz eder. Başka bir yerde ise bu yorumla uyumlu olarak, astral projeksiyonun sahip kişilerin bu tür halüsinasyon deneyimlerini açıklayacak belirli psikolojik özelliklere sahip olup olmadığını araştırmak için önemli çalışmalar yapılmıştır. Öte yandan, vücut dışı deneyime sahip kişinin, sanki bilinçleri gerçekten o uzak konumdaymış gibi, uzak olayları veya hedefleri gerçekten algıladığı bazı bilimsel deneyler vardır.

 

     Günümüze kadar birçok Beden Dışı Deneyimler hakkında bilimsel çalışmalar gerçekleşse de hala çalışmaların yetersiz bulgulardan dolayı elde tutulur bir kanıt sunamamaktadır. Belki yakın bir gelecekte bu yazılan kitap bile eskidiğinde daha farklı gelişmelerle belki de bildiklerimizden tamamen farklı bir anlam içeren bir keşif gerçekleşebilir. Umarım ilerleyen süreçler bu çalışmalarda umduğumuz gibi gerçekleşir. Artık bir diğer konumuz olan birazda bilimsel deneylere göz atalım…

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder